Acemi Gazeteci
25 08 2025

Sene 2007, Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombası bulundu,
Gözaltılar başladı, önce emekli generaller tutuklandı, meşhur “Ergenekon Davası” başladı,
“Taraf” diye paçavra bir gazete vardı, onun yazdığı bir haber üzerine 2010 yılında “Balyoz davası” da başladı,
Muazzaf generaller tutuklanmaya başladı,
En son Genelkurmay Başkanı, terör örgütü lideri olmak suçundan cezaevine girdi.
Suçlamalar bunlarla kalmadı, “İnternet andıcı”, “Askeri casusluk” vb. bir sürü davalar açıldı.
Sahte deliller, düzmece olduğu çok açık dijital veriler, gizli tanık ifadeleri vb. bir sürü oyunlarla devletin şerefli subayları yıllarca cezaevinde kaldı.
Genelkurmay’ın kalbi, “kozmik odaya” girildi,
TSK terfi sistemi bozuldu,
Vatansever subayların yerine FETÖ’cüler terfi etti.
Sonuç; 15 Temmuz darbe girişimi!
***
Bu operasyonları yapan hakim, savcı ve polislerin çoğu belalarını buldular,
Yurt dışına kaçanlar kaçtı, diğerleri bir şekilde tespit edildi yargılandı,
Peki basın mensubu (?) olanlar ne oldu?
Bir kısmı yargılandı,
Bir çoğu farklı kulvarlarda suçlamalara devam…
***
Davaların en kritik aktörleri, bu sözde basın mensuplarıydı,
Her akşam farklı televizyonlarda, mühendislik yapıyorlardı,
Ağızlarını doldura doldura, büyük bir eda ile haykırıyorlardı;
“Darbe yapacaklarmış”,
“Cami bombalayacaklarmış”
“Kendi uçağımızı düşüreceklermiş”
Ve daha bir sürü saçma sapan iddialar…
FETÖ’nün soytarıları, gittikleri her kanalda baş tacı ediliyorlardı.
Söyledikleri yalanlar manşet oluyordu.
***
Toplum mühendisliği yapılıyordu,
İnsanların gözünde TSK itibarsızlaştırılıyordu.
İnsanların üzerine o kadar çok gidildi ki,
Altın madalyalı gerçek bir kahraman,
J.Alb. Abdülkerim Kırcı, gözaltına alma iddiaları gündeme gelince intihar etti.
*
Operasyonlar sadece TSK ile sınırlı değildi,
Kendilerinden olmayan bilim adamları, iş adamları, gazeteci, STK başkanı herkesle uğraştılar,
Dava açtırdılar, tutuklattılar.
***
Gözleri öyle dönmüştü ki, insanların özel hayatına girdiler,
Kaset kumpasıyla CHP Genel Başkanı’nın değiştirilmesini sağladılar,
2011 yılında MHP’li (3) milletvekiline ait olduğu iddia edilen video görüntüleri FETÖ’cü sitelerde yayınlandı,
Başka vekillerin de görüntüsünün olduğu iddia edildi,
Sonuç; Bahçeli’nin A takımı olarak bilinen ekip, listelerden çekildi seçimlere giremedi.
***
Komplo organizasyonu o kadar sıkı çalışıyordu ki,
Akşam televizyona çıkan sözde gazeteci hedef gösteriyordu,
Ertesi gün soruşturma açılıyordu
Hedef gösterdiği kişi gözaltına alınıp tutuklanıyordu.
Gazeteler aynı manşetle, aynı içerikle çıkıyordu.
***
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti.
Ülkede çok şey değişti,
Maalesef basın sektörü çok fazla değişemedi.
***
Elinde bilgi ve belge olan herkes işini yapacak, buna kimse itiraz edemez.
Ama;
Uydurma veya yalan bilgilerle,
Montaj olduğu belli görüntülerle,
Gizlice çekilmiş, görüntü veya ses kayıtlarıyla haber yapmak,
Doğru değil.
Bir insanı kötülemek için suç isnat etmek,
Onu hiç alakasız bir cemaat lideri gibi tanımlamak,
Hoş değil.
Bunları söylemek için de usta veya acemi gazeteci olmaya gerek yok,
Beyin olması yeterli…
Gözaltılar başladı, önce emekli generaller tutuklandı, meşhur “Ergenekon Davası” başladı,
“Taraf” diye paçavra bir gazete vardı, onun yazdığı bir haber üzerine 2010 yılında “Balyoz davası” da başladı,
Muazzaf generaller tutuklanmaya başladı,
En son Genelkurmay Başkanı, terör örgütü lideri olmak suçundan cezaevine girdi.
Suçlamalar bunlarla kalmadı, “İnternet andıcı”, “Askeri casusluk” vb. bir sürü davalar açıldı.
Sahte deliller, düzmece olduğu çok açık dijital veriler, gizli tanık ifadeleri vb. bir sürü oyunlarla devletin şerefli subayları yıllarca cezaevinde kaldı.
Genelkurmay’ın kalbi, “kozmik odaya” girildi,
TSK terfi sistemi bozuldu,
Vatansever subayların yerine FETÖ’cüler terfi etti.
Sonuç; 15 Temmuz darbe girişimi!
***
Bu operasyonları yapan hakim, savcı ve polislerin çoğu belalarını buldular,
Yurt dışına kaçanlar kaçtı, diğerleri bir şekilde tespit edildi yargılandı,
Peki basın mensubu (?) olanlar ne oldu?
Bir kısmı yargılandı,
Bir çoğu farklı kulvarlarda suçlamalara devam…
***
Davaların en kritik aktörleri, bu sözde basın mensuplarıydı,
Her akşam farklı televizyonlarda, mühendislik yapıyorlardı,
Ağızlarını doldura doldura, büyük bir eda ile haykırıyorlardı;
“Darbe yapacaklarmış”,
“Cami bombalayacaklarmış”
“Kendi uçağımızı düşüreceklermiş”
Ve daha bir sürü saçma sapan iddialar…
FETÖ’nün soytarıları, gittikleri her kanalda baş tacı ediliyorlardı.
Söyledikleri yalanlar manşet oluyordu.
***
Toplum mühendisliği yapılıyordu,
İnsanların gözünde TSK itibarsızlaştırılıyordu.
İnsanların üzerine o kadar çok gidildi ki,
Altın madalyalı gerçek bir kahraman,
J.Alb. Abdülkerim Kırcı, gözaltına alma iddiaları gündeme gelince intihar etti.
*
Operasyonlar sadece TSK ile sınırlı değildi,
Kendilerinden olmayan bilim adamları, iş adamları, gazeteci, STK başkanı herkesle uğraştılar,
Dava açtırdılar, tutuklattılar.
***
Gözleri öyle dönmüştü ki, insanların özel hayatına girdiler,
Kaset kumpasıyla CHP Genel Başkanı’nın değiştirilmesini sağladılar,
2011 yılında MHP’li (3) milletvekiline ait olduğu iddia edilen video görüntüleri FETÖ’cü sitelerde yayınlandı,
Başka vekillerin de görüntüsünün olduğu iddia edildi,
Sonuç; Bahçeli’nin A takımı olarak bilinen ekip, listelerden çekildi seçimlere giremedi.
***
Komplo organizasyonu o kadar sıkı çalışıyordu ki,
Akşam televizyona çıkan sözde gazeteci hedef gösteriyordu,
Ertesi gün soruşturma açılıyordu
Hedef gösterdiği kişi gözaltına alınıp tutuklanıyordu.
Gazeteler aynı manşetle, aynı içerikle çıkıyordu.
***
15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 9 yıl geçti.
Ülkede çok şey değişti,
Maalesef basın sektörü çok fazla değişemedi.
***
Elinde bilgi ve belge olan herkes işini yapacak, buna kimse itiraz edemez.
Ama;
Uydurma veya yalan bilgilerle,
Montaj olduğu belli görüntülerle,
Gizlice çekilmiş, görüntü veya ses kayıtlarıyla haber yapmak,
Doğru değil.
Bir insanı kötülemek için suç isnat etmek,
Onu hiç alakasız bir cemaat lideri gibi tanımlamak,
Hoş değil.
Bunları söylemek için de usta veya acemi gazeteci olmaya gerek yok,
Beyin olması yeterli…